5 Nisan 2009 Pazar

belgesel paranın olmadığı ütopik bir yeni dünya düzeni öngörüyor

VATAN DIŞ HABERLER


İnternette 100 milyon insan tarafından izlenen bir belgesel paranın olmadığı ütopik bir yeni dünya düzeni öngörüyor. Bu düşün gerçekleşmesi için 450 bin kişi destek veriyor.

Son iki yılda 100 milyon insanın izlediği bir belgesel, özellikle dünya gençleri arasında bir çılgınlığa yol açtı. Parasal düzenin tüm insanlığı hapsettiğini, büyük şirketlerin ve bankaların da bu sisteme yardım ettiğini savunan Zeitgeist belgeselleri, alternatif olarak paranın olmadığı yeni bir dünya düzenini ortaya atıyor. “Venüs Projesi” olarak adlandırılan bu sisteme göre yeni dünyanın özgür vatandaşları, bilgisayarlarla yönetilen, kaynakların eşit olarak paylaşıldığı, çevre dostu kentlerde yaşıyor, kişisel uçaklar ve sürücüsüz otomobillerle dolaşıyor. Belgeselin yapımcısı Peter Josephs ve Venüs Projesi’nin fikir babası ünlü fütürist John Frasco’ya göre, dünyadaki tüm sorunların kökeninde, para yatıyor. Eğer, para ortadan kalkar ve dünyadaki tüm hizmetlerle mallar, yani ekonomik kaynaklar eşit olarak dağılırsa, barış ortamı oluşur. İkili buna Kaynak Bazlı Ekonomi adını veriyor. Yani değiş tokuş değil, kaynaklar tüm topluma eşit olarak paylaştırılıyor. Tüm dünyada büyük ilgi gören Zeitgeist belgeselinden sonra Venüs Projesi’nin daha da ilerletilebilmesi için California’da kurulan vakfa, 450 bin kişi üye oldu.

İKTİDAR YAPAY ZEKADA

- Venüs Projesi’nin öngördüğü şehirlerin özelliği, Sibernetik Yönetim.. Şehir merkezde, bu yapay zeka ile yönetiliyor. Buna göre, şehirlerin ulaşım, tarım, temizlik gibi tüm yönetimi büyük bir bilgisayara bağlı. Örneğin, tarım bölgesinde toprağın sulanması kararları, gelecek günlerdeki beklenen yağmur miktarı, topraktaki nem oranı ve daha birçok jeolojik bilgi analiz edilerek alınıyor. Ulaşım ise, araçlardaki ve yollardaki sensörler yardımıyla denetleniyor.

- İnsan yaşamı için gereken giyim, beslenme, ulaşım, barınma, sağlık hizmetleri gibi gereksinimler, teknoloji tarafından sağlanabilir. Buna tükenmeyen, güneş ve rüzgar enerjisi gibi çevre dostu enerji kaynakları da eklendiğinde, ortaya “mükemmel” bir toplum çıkıyor...

- Kaynaklar, eşit dağılacağı, enerji de tükenmeyeceği için insanlarda zaten parasal düzenin yarattığı rekabet ve hırs duygusu ortadan kalkıyor Bu toplum da, rekabet ya da para, şöhret ya da güç peşinde değil de, kişisel rüyalarının peşinde koşuyor.

- Para kazanma veya borç ödeme derdi ortadan kalkacağı için, aynı şeyi üreten onlarca fabrika da yok.

- Bir malı en kaliteli şekilde üreten birkaç fabrika, tüm talebe yetebiliyor. Para olmadığı için, bankacılık, sigorta, reklam, yatırım sektörleri de bulunmuyor.

- Alışveriş merkezlerinde alışveriş, paraya değil isteğe göre gerçekleşiyor. Yani isteyen, istediği şeyi, istediği zaman mağazaya girip alabiliyor.

- Ulaşım kişisel uçaklar veya sürücüsüz otomobillerle sağlanıyor. Evler daha önceden inşa edildiği için, isteyen istediği yerde yaşayabiliyor.

- İnsanlar, yaşamlarını istediği meslekle sürdürdüğü ve trafik olmadığı için stres bu şehre uğramıyor.

Sürücüsüz TAŞITLAR

Tek ve güçlü bir lokomotifin çektiği vagonlar, istendiği zaman yukarı veya aşağı hareket edebilecek. Böylece, tek bir lokomotif, birçok farklı noktaya vagon taşıyabilecek. Tren yolları katlı olacak. Böylece, bir istasyona gelindiğinde, bir vagon, otomatikman aşağı inebilecek ve diğer bir lokomotife eklenebilecek. Otomobiller de Magnetic Levitation (Manyetik yükselme) prensibi ile çalışacak. Yani otomobiller, manyetik alan yaratarak, yerin birkaç santimetre üzerinde havada uçacaklar. Elektrik ile çalışacaklar. Şöför olmayacak. yolcuların sadece nereye gideceklerini sesli olarak söylemeleri yeterli olacak. Her birince sensörler olacağı için, takip mesafesi sabit kalacak.

Transparan Şehirler

Şehirler çember şeklinde inşa edilecek. Şehrin göbeğinde, kreş, eğitim merkezleri ve iletişim merkezleri olacak.. Çevredeki tarlalarda organik tarım yapılacak. Güneş ışığının bu bölgelere daha rahat gelmesi için binalar, transparan olacak.

Su üzerinde yaşam

Projede suyun üzerinde de yaşam var. Yapay adacıklara kurulan koloniler, enerjisini su altı dalgalarından elde ediyor. Deniz üzerindeki veya kenarındaki şehirler için tasarlanan gemilerde de trenlerdeki gibi “geçmeli” sistem olacak. Yani yük veya insan taşıyan “modüller”, lokomotif işlemi gören parçaya eklenip çıkarılabilecek.

Akıllı evler

Önceden tamamen çevre dostu olarak inşa edilen evler, istenen yere monte edilebilecek. Çevre ile uyumlu olarak inşa edilecek evler, isteğe göre deniz üzerinde, deniz altında veya dağların tepesinde kurulabilecek. Evlerin güneşe bakan pencereleri, güneş enerjisi üretiminde kullanılacak. Her biri 1.6 kilometre yüksekliğinde gökdelenlerde binlerce insan yaşayacak. Böylece kentlerde daha çok alan park veya ortak yaşam alanı olarak ayrılabilecek.

1 Nisan 2009 Çarşamba

yigit bulut yorum analiz


Seçim sonuçlarını bu tek cümle ile özetliyorum. Seçmen, AKP'ye "kuantum düşün" yani "bütün ihtimaller aynı anda gerçektir" mesajını verdi. Peki siyasi propaganda ile vatandaşın düşünce ve davranışları kontrol edebilir mi? Dünya genelinde düşüncelerimizi kimler, nasıl kontrol ediyor? Piyasaları kim kontrol ediyor? Var olan dünya düzeni kontrol altında mı? Benzeri sorulara cevap arayalım. Değerli dostlar, bu sorular son günlerde Avrupa Birliği (AB) ve ABD kamuoylarında daha yüksek sesle tartışılmaya başlanırken, bu köşede yıllardır tartıştığımız "Hegelian felsefeyi" temel alan teknik ile dünyanın şekillendirildiği iddiası da daha büyük kitleler tarafından kabul görmeye başladı; tezi yarat, antitezi şekillendir, senteze var.
Zihin kontrol edilebilir mi
Daha açıkçası; etkiyi veya tepkiyi bilinçli şekilde kontrol et, arada kalanlar veya bir uca karşı olanlar, karşı tarafta olsalar bile yine senin kontrolün veya varmak istediğin tezin parçası olsunlar. Örnek; iki kutuplu dünya ve yapılan milyarlarca dolarlık silah yatırımı, Kızıl Ordu korkusu ile aldığımız milyar dolarlık hurdalar ve girdiğimiz borç batakları, terörist etki ile işgal edilen ve ABD halkına ödetilen en az 3 trilyon dolar. Değerli dostlar, konu daha detaylandırılabilir. Bugün bu detaylara girmeden piyasalar için, daha doğrusu piyasalarda bireysel başarınız için sizlere çok önemli bir soru sormak istiyorum; "Ekonomik, siyasi ve finansal kararları ürettiğimiz çanağımız, yani zihnimiz kontrol edilebilir mi?" Veya daha az iddialı şekli ile; çıktı ürettiğimiz zihnimize nereden girdi sağlıyoruz ve kendimiz karar aldığımızı sandığımız bir süreç içinde "input"dan ne kadar bağımsız kalabiliyoruz?
Bu soruların cevaplarını Hegelian tekniğin ekonomik-siyasi hayatımızı şekillendirdiğinin daha yüksek sesle iddia edildiği şu günlerde sizlere bırakıyor ve "girdi"den, "input" gerçeğinden bağımsız kalmak adına sizleri her şeyin mümkün olduğu kuantum dünyaya çekmek istiyorum.
Nedir kuantum? En güzel açıklayan örnek; "Schrödinger'in kedisi." "Nasıl yani, kedi ile kuantumun ne alakası var" diyorsanız ve merak ediyorsanız, lütfen devam edin.
Schrödinger'in kedisi
Kuantum teorisyeni Erwin Schrödinger tarafından ortaya atılan ve amacı kuantum gerçeklikleri örneklemek olan Schrödinger'in kedisi, bugüne kadar bilim dünyası tarafından aranan birçok sorunun cevabını içermesi açısından, etkileyici bir dinamik. Peki detayı ne ve finans piyasaları ile ilgisi ne? Bildiğiniz gibi Schrödinger'in kedisi ışık ve ses geçirmeyen bir kutuda yaşar ve kutunun içi dışarıdan kesinlikle görülemez. Kutunun içinde, kedinin sağlıklı besinle veya zehirle beslenmesine yol açan, radyoaktif maddenin gelişigüzel bozunması sonucu çalışan bir sistem mevcuttur. Bozunma sonucu ortaya çıkan parçacıkların çarpmaları, kedinin besinle veya zehirle beslenmesine yol açar. Normal şartlar altında, düğmenin çalışması sonucu, kedi zehirlenir veya beslenir. Kuantum gerçeğinde durum sade gerçekten farklıdır. Schrödinger'in kedisi için, bütün ihtimaller aynı anda varolur. Kedi beslenir, zehirlenir veya aynı anda hem beslenir, hem zehirlenir.
Kutu ses ve ışık geçirmediğinden kedinin ölü, canlı veya hem ölü, hem canlı olduğu ortamı veya bu ortamın varolduğu kesitleri biz dışarıdan algılayamayız. Kediyi gözlemlemek için kapağı kaldırmamız gerekir. Gözlemi yaptığımız an, kediyi ya ölü, ya da canlı görürüz. Aynı anda varolan birçok gerçekliği veya ihtimali, algılama anında tek seçeneğe indirger ve durumu öyle algılarız. Daha doğrusu, gözlemlediğimiz gerçekliği belirleyen veya değiştiren bizim gözlemimizdir. Yaptığımız gözlem sırasında çok boyutlu ihtimallerin varolma, hatta aynı anda varolma gerçekliğini, gördüğümüz gerçeğe indirgeyerek, yaptığımız gözlemin bir parçası oluruz. Kediyi öldürürüz veya yaşatırız.
Piyasa dinamik bir sistem
Değerli dostlar, şimdi gelin bu gerçeği hayatımıza aktaralım. Günlük hayatta olayları ve hayatın gerçeklerini nasıl algılıyoruz? Piyasa, kedinin kutunun içinde bulunduğu gibi, birçok dinamiğin, birçok durağan ile etkileşime girdiği ve bu etkileşimin, insana değin gerekçelerden oluşan bir sarmalın içinde oluştuğu, dinamik bir sistemdir. Bütün ihtimaller aynı anda varolmasına rağmen, piyasayı algılayanlar, yaptıkları gözlemler ile kutunun kapağını kaldırarak olaya müdahil olurlar. Kutu kapalıyken bütün ihtimaller aynı anda varolabilir. Kapağı kaldıran bizler, bireysel veya toplumsal olarak yaptığımız gözlemin bir parçası olur ve sadece kapağın açık kaldığı süre içinde gördüğümüz sahneyi gerçek olarak algılarız. Aynı anda var olma gerçeği kapak kapanınca kaldığı yerden devam eder. Olaya dahil olduğumuz saniye, bizim piyasaları veya daha geniş bir açı ile bakmak gerekirse, hayatı algılayıp, sadece eldeki gözlem bilgisi ile hayati kararların çekirdeğini oluşturmaya adım attığımız ilk andır.
İhtimaller aynı anda gerçektir
Sonuç 1: İçinde yaşadığımız sistem içinde bütün ihtimaller aynı an gerçektir. Gerçekliği belirleyen bizim olaylara müdahil olduğumuz (kapağı kaldırdığımız) andır. Bu noktada sağlanan girdiye dikkat edenler diğerlerine görez gerçeklerini değiştirme fırsatını yakalayanlardır.
Sonuç 2: Türkiye için de bütün ihtimaller aynı anda gerçektir. Kendini Türkiye'nin tek gerçeği sananlar ve vatandaşın davranış ve düşüncelerini yüzde 100 kontrol ettiğini sananlar yukarıdaki kuantum mesajını bence çok ama çok iyi anlamaya çalışsınlar.
Son söz: Herkes geçer, Türkiye Cumhuriyeti kalır.
Not: Pazartesi piyasalarda gördüğümüz sıkıntı bazılarının iddia ettiği gibi seçim sonuçlarından kaynaklanmıyor. Cuma akşamı DOW endeksi 7.800-8.000 arasındaki ikinci denemesinde de başarılı olamadı ve 7.500 desteğine doğru geri çekiliyor. Böyle bir yapı içinde Türk piyasalarının da dünya ile paralel bir şekilde bozulması gayet doğal.

Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional