28 Aralık 2008 Pazar

Enerjimizi “Ruslar’a” teslim ediyorlar...yigit bulut analiz


Enerjimizi “Ruslar’a” teslim ediyorlar...Yazının detaylarına geçmeden bir hatırlatma yapmak istiyorum; bu sayfada daha önce “Türk-Rus İmparatorluğu” başlıklı yazılar okudunuz. O yazıların ana tezi yeni dünya düzeninde esir olduğumuz Avrupa Birliği senaryosu yanında, alternatifleri de sorgulamamızın gerekliliğiydi...Türk-Rus İmparatorluğu başlığı ile konuyu “en noktasına” taşıdığımda dahi asla “tek taraflı” bir bağımlılığı “düşünmedim”. Ülkesini seven biri için “bugün Rusya” karşısında düştüğümüz durum asla kabul edilemez... Gerek AB ile gerek Rusya ile geliştirdiğimiz bütün projeler ve birliktelikler “karşılıklı ve eşit şartlarda” oluşmalı... Rusya’ya “teslim edilmemiz” gerçeğine gelince... Son iki gün içinde belki de fazla dikkatinizi çekmeyen bir haber ile başlamak istiyor ve aynen aktarıyorum; “...Türkiye’nin ilk nükleer santral projesinde sona gelindi. Atom Enerjisi Kurumu, Eylül’deki ihaleye tek teklifi veren AtomstroyExport-Inter Rao-Park Teknik Konsorsiyumu (Rusya-Türkiye) ile ilgili incelemesini tamamladı... Enerji Bakanlığı çevreleri, fiyat ve teknik açıdan yeterli bulunan şirkete hükümetin de olur vereceği görüşünde. Mersin-Akkuyu’da kurulması planlanan Türkiye’nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletimi için 24 Eylül’de ihale yapılmıştı. 13 firmanın şartname aldığı ihaleye, sadece 1 firma teklif vermiş, 5 şirket ise teşekkür mektubu sunmuştu...” Evet, aynen okuduğunuz gibi! Konu hakkında “detayı takip etmeyenler”, “Ne var bunda?” diyebilirler! O zaman “bilgi” olarak bazı detayları arz etmem gerekli: 1- Türkiye’de “doğalgaz vanamızın” neredeyse tamamının kontrolü Ruslar’ın elinde... İran gibi “alternatif projeler” var ama şimdilik “ana arz Rusya kaynaklı”!2- Kullandığımız elektriğin yüzde 40’tan fazlası doğalgazdan üretiliyor. Bu şu demek; sadece “gaz bağımlısı” değiliz, gaz dolayısıyla “yanlış üretimden” dolayı “aynı zamanda” elektrikte de “bağımlıyız”!3- Bu kadar “yetmez” diyorsanız, bir adım daha atayım; bu ihale sonrası “nükleer enerji” vanalarımız da “yani içerideki enerji ihtiyacımızın büyük bir bölümü” ve en önemlisi “alternatif” dediklerimizin de “tamamı” Ruslar’ın eline geçiyor. Bu detaylar sonrası “Ne olacak canım” diyenlere ve Türk kamuoyuna sormak istiyorum; hangi egemen ülke “enerji arz güvenliğini” bu kadar başka bir ülkeye teslim eder? Sonuç: Türkiye “çok tehlikeli” bir yolda ilerliyor! Çocuklarımızın “arz güvenliğini” onları başka bir ülkeye enerji bağımlısı hale getirerek “tehlikeye atıyoruz”! Bu ülkeye kimsenin “bunu yapmaya” hakkı yok! Bütün kamuoyuna, yetkililere, vicdanı olan herkese sesleniyorum; bu ihale “iptal edilmeli”! Son söz: Aynı şekilde “boru hatlarında” da inanılmaz “hatalarımız” var! Nabucco’da “günlerdir yazıyorum”; Türkiye “bütün haklarını”, bilinmeyen bir sebepten, Avusturyalı bir şirkete teslim etmiş! Nedeni ve kazancı bilinmiyor! Doğalgaz ve elektrikte “vana-şalter” verilmiş şimdi de nükleer enerjinin “anahtarları” teslim ediliyor! Uyan ey halkım uyan!

yigit bulut analiz yorum


27.12.2008 Yiğit Bulut
Birçok okuyucumuz soruyor: Borsa 2000 ve 2003 sonrası gibi ralli yapar mı? Ben de soruyorum, o dönemlerde piyasaları yukarı "taşıyan faktörler" nelerdi. Gelin, birlikte hatırlayalım:
1- 1999 yılının sonundan itibaren yeni hükümet, "Avrupa Birliği (AB) senaryosu", "Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni anlaşma" gibi başlıkları algılamaya başlayan piyasa, 10.000 puan altından başladığı hareketi, 2000 yılı 17 Ocak sabahına kadar devam ettiriyor. 2000 yılı ocak ayında ulaşılan zirve TL bazında 20.700.
2- Bu hareket olurken yani dolar bazında 0.42-0.66 cent tabanından başlayan dinamik, 3.7 cent zirvesine gidip yeniden 2001 Şubatı'na kadar "1 cent" altına inerken Merkez Bankası baskısı altında kur, "kontrollü" şekilde yoluna devam ediyor. Daha açıkçası kur, 2000 Ocak tarihinden yani zirveden itibaren 2001 Şubat dibine gidene kadar Merkez Bankası "kura basmaya" devam ediyor.

Ana motor petrol

Bu noktada duralım ve ekleyelim. 2003-2007 Kasım arasında "38-40 dolar bandını" aşan petrol 150 dolara kadar gitti! Bu "çıkış" dünya piyasalarında inanılmaz bir fazla para yarattı ve içeride bizim borsamızı yukarı iten ana motor oldu. Bu noktada 2000 ve 2003 sonrası grafiklere dolar bazında bakalım.

2000 grafiği aylık dolar bazında



2003 sonrası grafiği Aylık dolar bazında



Peki çıkışı sorguladık, borsalar nasıl çöktü?
3- Ocak 2000 tarihinde 15 milyar dolar üzerinde olan yabancı takası 4 milyar doların altına düşüyor.
4- 2000 Ocak-2001 Şubat döneminde Türkiye 10 milyar dolar üzerinde cari açık veriyor ve Türkiye'den sıcak paranın çıktığı veya "kârını realize ettiği" dönemde anlaşma yaptığımız IMF'den veya Dünya Bankası'ndan en küçük bir "Kuru serbest bırakın" talebi gelmiyor.

Para ve beklenti yok

Burada duralım. 2003-2007 Kasım arasında "tepe" yapan endeksler, petrol fiyatından oluşan artının "marjinal etkisinin" düşmesi ile yataylaşmaya ve sonrasında çökmeye başladılar.
Sonuçlar:
1- 2001'den farklı bir yapı içindeyiz, kısa vadede o ralliyi yapacak beklenti yok.
2- 2003 sonrasında farklıyız, kısa vadede o ralliyi yapacak para yok.
Uzun lafın kısası; biri "beklenti" diğeri "sıcak para" çıkışıydı ama bugün kısa vadede tekrar ediyorum kısa vadede bu iki durumdan da uzağız!




Türkiye'nin "enerji vanası" Rusya'nın eline geçiyor

Son 2 gün içinde belki de fazla dikkatinizi çekmeyen bir haber: "Türkiye'nin ilk nükleer santral projesinde sona gelindi. Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), eylüldeki ihaleye tek teklifi veren AtomstroyExport-Inter Rao-Park Teknik Konsorsiyumu (Rusya-Türkiye) ile ilgili incelemesini tamamladı. Enerji Bakanlığı çevreleri, fiyat ve teknik açıdan yeterli bulunan şirkete hükümetin de olur vereceği görüşünde. Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan Türkiye'nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletimi için 24 Eylül'de ihale yapılmıştı. 13 firmanın şartname aldığı ihaleye, sadece 1 firma teklif vermiş, 5 şirket ise teşekkür mektubu sunmuştu."

Şalter Ruslara geçiyor

Evet, aynen okuduğunuz gibi. Bazı okuyucularımız "ne var bunda" diyebilirler. O zaman şu ek bilgileri de arz etmek istiyorum. Türkiye'de "doğal gaz vanamızın" neredeyse tamamının kontrolü Rusların elinde. Ve yine bu güzel ülkede elektriğin yüzde 40'tan fazlası doğal gazdan üretiliyor yani elektrik şalterimizi de Rusların elinde. Sıkı durun, bu ihale sonrası "nükleer enerji" vanalarımız da "yani içerideki enerji ihtiyacımızın büyük bir bölümü de" Rusların eline geçiyor. Şimdi soruyorum, hangi egemen ülke enerji arz güvenliğini bu kadar başka bir ülkeye teslim eder!
Sonuç: Nabuco'da günlerdir yazıyorum; Türkiye "bütün haklarını" nedense Avusturyalı bir şirkete teslim etmiş. Nedeni ve kazancı bilinmiyor. Doğal gaz ve elektrikte "vana-şalter" verilmiş şimdi de nükleer enerjinin "anahtarları" teslim ediliyor. Ya Allah Aşkına bu ülkede herke uyuyor mu! Neler oluyor!
Birçok okuyucumuz soruyor: Borsa 2000 ve 2003 sonrası gibi ralli yapar mı? Ben de soruyorum, o dönemlerde piyasaları yukarı "taşıyan faktörler" nelerd...

Ekmek fiyatları düşürülmeli.halil recber teknikanaliz yorum

Ekmek fiyatları düşürülmeli
Piyasalara damga vuran ekonomik kriz, bugün her ortamda konuşuluyor.
: 28 Aralık 2008 Ancak siz değerli BUGÜN okurları hatırlayacaksınız ki, bundan 71 hafta önce (16 Temmuz 2007) köşemde şöyle yazmıştım: “Dünya piyasaları doyuma yaklaştı. 2008 çok sıkıntılı geçecek.” Bu yazıyı yazdığımı dönemde, çılgınca para arzı nedeni ile borsalar hızla yükseliyor, emtia fiyatları sınır tanımıyordu. Oysa biz, o ve sonraki birçok yazıda bu olumlu sürecin sonuna çok yakın olduğunu her fırsat dile getirdik ve halkı çıktık. BUĞDAY FİYATI DÜŞÜYOR Yine o emtia fiyatları artış döneminde, başta buğday olmak üzere birçok tarımsal ürünün fiyatı spekülatif şekilde arttı. Buğday fiyatında artış 2005-2008 yılları boyunca yüzde 366’ya ulaştı ve bu ekmek fiyatlarına zam olarak yansıdı. Bugüne geldiğimizde ise son 40 haftada buğday fiyatlarının yüzde 65 gerilediğini ve tam 2 yıl önceye dönüldüğünü görüyoruz. Buna karşın ekmek fiyatlarında aşağı bir hareket görmüyoruz. Zaten ben, 40 yaşında olmama rağmen neredeyse bu ülkede ekmeğin fiyatının hiç indirildiğini görmedim. Bugün bu indirimi zamanı geldi... Ekmek fiyatları düşmeli çünkü aynen doğalgazın, petrolün fiyatları düştüğü gibi buğdayın da fiyatı düşüyor. Ayrıca buğday fiyatlarında, önümüzdeki 1 ile 1.5 yıllık süreç boyunca belli bir dar bölgede dip seviyelerde artış beklemiyoruz. Ekmekte olacak bir fiyat indirimi, şu kötümser yorumların yapıldığı krizde günlerinde vatandaşa çok iyi gelecektir, diye düşünüyorum. Krizde hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Petrolün düştüğü ortamda maliyetlerde azaldığı veya azalacağı için indirimler önümüzdeki dönemde vatandaşa olumlu yansıyacaktır. TEMEL GIDADA KDV DÜŞMELİ Bu nedenle bir kez daha vurgulamak gerekirse, vatandaşın ekmeğinde yapılacak yüzde 10-20’lik bir indirim ekonominin ciddi olarak bir hareketlilik kazanması anlamına gelecektir. Tabi devletin de, temel gıda ürünlerinde, kriz boyunca da bir KDV indirimine gitmesi piyasaları rahatlatacaktır.TOBB üyelerine destek olmalıYine şu günlerde, özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve bağlı örgütler üyelerine yardım yapmalılar. Bugün hepimiz, medya aracılığıyla bilmekteyiz ki, ABD’nin yeni Başkanı Barack Obama, 700 milyar dolarlık yardım paketini, 1 trilyon dolara yükseltmeyi planlıyor. Çünkü özellikle otomotiv sektörünün sorunlarından etkilenecek 4 milyon kişiyi rahatlatmak istiyor. Krize karşı ekonomik paket hazırlayan hükümetler, bu kaynaktan en önemli payı düşük gelirli ve işini kaybetmiş veya kaybetme tehlikesi olan insanlara vermeye hazırlanıyor. Bizde de, hem devlet hem özel sektör el ele vererek, dünyadaki kadar etkilenmesek de krizin etkilerini en aza indirmek için çalışmalıyız.

9 Aralık 2008 Salı

charlize Theron, yeni filmi “The Burning Plain”de soyundu

charlize Theron, yeni filmi “The Burning Plain”de soyundu...





Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional