14 Ekim 2008 Salı

halil recber -yigit bulut yazı yorumları

DAĞARCIĞIN,KESENİN DEĞERİ ALTINDANDIR; ALTINSIZ DAĞARCIĞIN,KESENİN HİÇ BİR DEĞERİ YOKTUR.MEVLANA
30.000-30.500 direnç bölgesiEndeks haftaya güçlü alıcılıbaşladı. halilrecber-teknikanalizim
Tarihi: 14 Ekim 2008Ancak ilerleyen dakikalarda, Türkiye’de yatırımları bulunan ‘hedge’ fonların satışlarının etkili olduğu söylentisiyle İMKB dünya borsalarındaki ortalama yüzde 6- 7’lik yükselişlere karşın sadece yüzde 1.64 arttı. Ancak endeksin önümüzdeki 1- 2 gün içinde 30.000-30.500 direnç bölgesini geçmesi önemli olacaktır. En azından tepkinin devam etmesi veya tepkinin bu önemli geçiş seviyesi; 31.000 ve üzerinde hareketinin güçlenerek devam etmesi açısından bu süreç çok önemli. Aynı zamanda ABD’de dip seviyenin gröülmesi ile beraber endekslerin topladığını ve ilerleyen günlerde dip ve krizin yumuşaması açısından iyi bir işaret olabileceğini söyleyebiliriz. Destek: 28.900 - 28.500 -28.000. Direnç: 29.500 -30.000 -30.
500.
----------
Babacan’ı ayakta alkışlıyorum..yigit bulut...Dışişleri Bakanı Babacan gerçekten müthiş bir “adam!” İngiliz Konsolosluğu yemek veriyor, Avrupa Birliği temsilcisi ile İngiliz Konsolosluğu’nun yemeğine katılıyor. Hem de “Ankara’da falan da” değil, İstanbul’da! Ayrıca dediğim gibi yalnız da değil, yanında “abisi” Avrupa Birliği temsilcisi de var! Diplomatik olarak kendisinden “çok düşük” olsa da olsun “koskoca Avrupa temsilcisi!”
Düşünsenize “Türk Konsolosluğu” Fransa’da veya İngiltere’de yemek veriyor, o ülkenin dışişleri bakanı o yemeğe “konsolosluğa” geliyor! Ne görülmüş, ne de duyulmuş bir olay!
Ama Türkiye’nin “Dışişleri Bakanı” kendi ülkesinde “ev sahipliği” sıfatını bırakıp, onların yemeğinde “sıraya” giriyor!
Büyük skandal! “Ne var” demeyin! Aynı seviyede biri Türkiye adına oraya gidebilir, ama kendi ülkesinde “ev sahibi olduğu topraklarda” ancak ve ancak konsoloslar “dışişleri bakanının” verdiği yemeğe katılır! Bu noktada sizlere başımdan geçen ve bu köşede aktardığım olayı “yazımdan alıntı” ile aktaracağım. Ben “taşıdığım sıfatlar ile oraya gitmeyi evsahipliğini bırakarak kendime yakıştırmadım. Ben neyim ki dışişleri bakanının yanında gariban bir gazeteci...” Alıntıya gelince
“...İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi, İstanbul’daki Tarabya rezidansında “aklınca” önemli bulduğu “gazetecilere” yemek vermeyi düşünmüş ve yaklaşık 10 kişilik bir liste yapmış. Beni de “acil” olarak CNNTURK’ten aramışlar ve asistanıma not bırakmışlar. ABD Büyükelçisi “milletvekillerini” toplayıp, onlara yemek verir de Avrupa’nın bir büyükelçisi “gazetecilere” evinde yemek vermez mi!
Katılımcıların listesini istedim, tam tahmin ettiğim gibi “Türkiye’de olmayan Avrupa tezini” pazarlayan ne kadar adam varsa, hepsi orada! Ha bir de öne çıkmış “İkinci Cumhuriyetçi” kardeşler! Davet sahibine “bir büyükelçinin Türkiye’de kamuoyu oluşturan gazetecileri ayağına çağıramayacağını, isterse kendisine Tarabya’da balık ısmarlayabileceğimi, ayrıca o listedeki isimler ile asla bir araya gelmeyeceğimi” asistanım vasıtasıyla ilettim. Kısacası ben “gitmedim” ama “bu ülkede gazeteci sıfatı taşıyan” birçok isim gitti.
Geldiğimiz noktaya bakın, sanki “sömürge” ülkesi. Büyükelçiler “milletvekillerini ve gazetecileri” özel yemeklerde bir araya getirip, ülkenin durumunu ve geleceğini sorguluyorlar! Halk da “sadece faiz” ödemek için çalışıp, dursun...”
Sevgili dostlar, güzel ülkem ne halde! Talabani ile New York’ta “terörist saldırıdan” günler önce görüşen Babacan’a tavsiyem isterse bir de Türkiye’deki Barzani’nin temsilciliğine yemeğe gitsin! Onun da Boğaz’da manzarası fena değil! Boşuna dememişler
“Ankara’nın taşına bak! Gözlerimin yaşına bak! Uyan Uyan Gazi Kemal memleketin haline bak!”
Bence hiç uyanma ATAM, uyu da “bazı şeyleri” görüp kahrolma!!
---------------
Kemal Derviş'in Türkiye'ye geldiği ilk günühatırlıyormusunuz.14.10.2008 Yiğit Bulut Yorum
Neydi ağzından çıkan ilk cümle? Sürdürülebilir borç dinamiği. Türkiye'nin kaderini daha doğrusu "çalışıp didinen ama bir yere gelemeyen Türk insanının hayatının" nedenlerine cevap veren en kısa cümle. Açılımı da çok basit: Ne olursa olsun; çalış, didin, borcunu öde ve asla "bu borcunu ödemek uğruna" varlığını ertelediğin bu yapının dışına çıkmayı düşünme! Sevgili dostlar, bu satırlar sonrası Derviş'in kurduğu sistem içinde sıcak paranın rantının "en noktasını" test etmesi gerçeğine değinmek ve bu yapıyı "ekonomik mucize" diye satanlara, tespitler eşliğinde "bazı sorular" sormak istiyorum. Bütçenin yarısı faizeTespit 1: 2001 Şubat krizi öncesinde Merkez Bankası tarafından kontrol edilen kur, Derviş sistemi içinde sıcak para tarafından kontrol edilir hale geldi. 2000-2001 arasında "kuru, Merkez Bankamıza kontrol ettirerek, kârını çoğaltan sıcak para", 2001-2007 arasında kuru doğrudan etkilemeye başladı. Bu noktada soralım. Dünyada" Pakistan'ın bile "dolar bazında yüzde 6,5 ile borçlandığı bir yapıda hatta iki haneli borçlanmanın kalmadığı son 5 yılda, Türkiye nasıl oluyor da YTL bazında yüzde 16'nın üstünde, düşen kuru da dikkate alırsak, dolar bazında yıllık yüzde 30'un üzerinde borçlandı? Bu gerçekten ekonomik mucize mi? Tespit 2: Sürdürülebilir borç dinamiği Türkiye'nin "başına geçirilmiş" bir çuval ve içinde bulunduğumuz durum, daha doğrusu sürdürme adı altında ödediğimiz faiz, dünyada eşi benzeri olmayan ve ne ülke riski, ne de başka bir finansal gerçekle açıklanabilecek bir durum! Bu noktada soralım: Bu döngüyü Türk Halkı ne uğruna sürdürüyor? 2004 yılında ödediğimiz bir yıllık faiz tam 52 milyar dolar veya 70 katrilyon. Konsolide bütçenin tam yarısı. Bir ülke düşünün insanları çalışıyor, çabalıyor daha yolun başında bütçesinin yarısını dünya genelindeki "5000'den az gerçek-tüzel kişiye" faiz diye aktarıyor. Esarete bakın! Finansal teröre dikkatTespit 3: Bir ülkede yerel para birimi üzerinden dünyanın en yüksek faizi ödeniyorsa ve o ülkede dolar kuru da aynı dönemde aşağı gidiyorsa, orada sadece yerel para birimi cinsinden "yüksek" değil, dolar bazında "katlamalı" bir faiz ödeniyor demektir. Dışarıdan giren para yüzde 16-18 arasında "dünyada matematiksel benzeri" olmayan bir getiri elde ederken, düşen kurun yarattığı "kur farkı" ile bu getiri "inanılmaz" boyutlara ulaşır. İşte bu mekanizmanın adı "finansal terördür" ve "dağlardan" değil sizin "kurumlarınız" aracılığıyla "sıcak para diyarından" gelir. Bu noktada soralım; "sıcak paranın" kendi kârını katlamak adına yarattığı "bu dalgasızlık" durumu "ekonomik istikrar mıdır?" Sonuç: Neresinden başlasam, nereye kadar yazsam bilemiyorum. Bir ekonomik "tetikçinin" Türkiye'ye gönderilmesi ile başlayan "döngü" içinde Türkiye, son 6 yıl içinde, tarihinde görmediği bir "finansal sömürüye" maruz kaldı. Bu sömürünün gerektirdiği kaynağı bulmak için bu ülke "Cumhuriyet tarihinin yarattığı bütün kamu değerlerini" satmak zorunda kaldı. İnsanlarımız yıllarca çalışıp ürettikleri katma değerin her sene yarısını daha yolun başında "bu tuzağı" kuranlara "faiz" adı altında aktardılar. Son söz: "Sürdürülebilir borç dinamiği" ülkelerin başına geçirilmiş çuvaldır. Ülke halkları "çalışır, didinir" ve kendine harcaması gereken kaynakları bu sistemin kurucularına aktarır. Sürdürülebilir borç dinamiği içinde kalmak varlığı ertelemek ve sadece aman sistem patlamasın kaygısı içinde "sadece sahiplere hizmet" etmektir. Türkiye'nin bir an önce bu oyuna "dur" demesi ve geleceğini eline alması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Neydi ağzından çıkan ilk cümle? Sürdürülebilir borç dinamiği. Türkiye'nin kaderini daha doğrusu "çalışıp didinen ama bir yere gelemeyen Türk insanının... ( KB)

Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional