
yigit bulut yorum analiz
Genelkurmay Başkanı “bizden” değil mi?Son günlerde “bazı çevrelerde” ilginç bir söylem var; “... Bu ülkede esas halk çocuğu, köy evladı bizleriz... Diğerleri seçkinci Jakobenler...” Bu tanımları yapanlar “sermayeden başlıyorlar, medyadan devam ediyorlar, bazı siyasi partilere dokunup akıllarına kim geliyorsa, onları da dahil ediyorlar...” Bu arkadaşlara sesleniyorum; bazı partiler için, sermayedarlar için, gerçekten “aileden avantajlı” doğanlar için hatta şu anda sayamayacağım birçok kesim için “bu terimi” kullanın ama “askerler” için “seçkinci” derken dikkat edin! Neden mi? Hemen arz edeyim. Harp Okulları’na hangi aileler çocuklarını gönderir?Tam olarak bu “toplumun” merkezinden; “köyden, şehirden, kasabadan” bu ülkenin “gerçek motifinden” insanlar... Çocuğunu “devlete” teslime eder, devlet “okutur”, meslek sahibi yapar ve bir yere atar! Sistem öyle kurulmuştur ki; köyden çıkıp Harp Okulu’nu kazanmış bir “gencin” hatta “köyünden askeri liseye” giden bir çocuğun “bu ülkede Genelkurmay Başkanı” olma şansı vardır! Anne-babasının “kim olduğu”, “nereden geldiği”, “hangi aileden” olduğu önemli değildir “asker ocağında”... O artık “TSK’nın” bir parçasıdır ve “önü açıktır”!O yüzden herkese “Jakoben” diyenleri bir kez daha düşünmeye ve hatta “seçkin” dedikleri biçok kesim konusunda “onlarla aynı noktada” olduğumu belirterek, “askerler” konusunu bir kez daha sorgulamaya davet ediyorum... “Bu ülkede, bir köy çoçuğunun Genelkurmay Başkanı olma şansı olduğunu” gözden kaçırmasınlar! Bu ordu “bizim ordumuz”! Seçkinlerin değil!
***Türkiye’de “seçkinler iktidarı” var mı? Yoksa “iktidardakiler” seçkinleşiyor mu?Sevgili dostlar, bugünün Türkiye’sine baktığımda; son 5 yıldır hükümet edenler açısından çok önemli bir soru ortaya çıkıyor: Seçkinler iktidarına hizmet etmek için iktidar seçkini mi olacaklar yoksa iktidar seçkini olmayı kabul etmeyip, “gerçek bir halk iktidarı” tesis etmek için mi çalışacaklar? AK Parti’nin, iki rolü de iyi oynadığı ve “denge” konumunda kaldığı söylenebilir. İşte kendisine yüzde 47 oy getiren en önemli dinamik de bana göre burada gizli; halk adına “yerel seçkinlere baş kaldırır” görünmek ama aynı zamanda “küresel seçkinler” ile işbirliği yaparak dengeyi korumaya çalışmak! Bugün iddia edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yapısının statüko olduğunu savunup, ulus-devleti yıpratmaya çalışanlar; bilerek veya bilmeyerek aslında “küresel büyük statüko”ya hizmet edenlerdir. AK Parti’nin de aslında içine düştüğü, bugün için algılanmayan ama “özellikle küresel” ekonomik kriz ile birlikte çok sorgulanacak, açmaz da budur. Tamam “yerel seçkinlere” savaş açalım ama “ya küresel” olanlara! Sonuç: Türkiye’de yerleşik seçkinler iktidarına kafa tutar görünüp, küresel seçkinlere teslim olan iktidarlar, asla gerçek bir “halk iktidarı” tesis edemezler... Son söz: Türkiye’de “doktrin olarak” doğmuş ve “benimsenerek” iktidar olmuş bir yapı var mı? “Seçkinler mi iktidarda” yoksa “iktidardakiler mi seçkinleşiyor” noktalarında “sentezi” sizlere bırakıyorum!