22 Şubat 2009 Pazar

karşılıksız çek, protestolu senet, ödenemeyen kredi kartı borcu

PROTESTOLU SENET SAYISI 2001 KRIZI SONRASINDAN DA FAZLA.

Küresel krizin Türkiye'ye yansımaları, Merkez Bankası'nı telefon santralinde değişiklik yapmaya itti. Sayısı günden güne artan karşılıksız, protestolu çek ve senetler, ödenmeyen kredi kartları için kendisine gelen telefonları dikkate alan Merkez Bankası, arayanları doğru yere yönlendirebilmek için telefon santralinde yeni düzenleme yaptı. Artık Merkez Bankası'nı, karşılıksız çek, protestolu senet, ödenemeyen kredi kartı borcu gibi nedenlerle arayanlar, doğrudan santral aracılığı ile gerekli birime yönlendiriliyor.
Merkez Bankası'nın telefonu arandığında ilk olarak, "Karşılıksız çeklere ilişkin sorunlarınız için 81'i, protestolu senetlere ilişkin sorunlarınız için 82'yi, kredi kartları ve tüketici kredilerine ilişkin sorunlarınız için 83'ü, kredi limit ve risk durumuna ilişkin sorunlarınız için 84'ü tuşlayın" anonsu veren bir telesekreter çıkıyor. Yetkililer, uyglamanın, kaşılıksız çek senet, protestolu senetler hakkında yoğun bilgi almak isteyenlerin sayısındaki artıştan dolayı başladığını belirtiyor.
Risk birimi yoğun
Merkez Bankası bünyesinde bir birim olan Risk Merkezi Müdürlüğü'nün kurumların ve müşterilerin çok fazla aramasından dolayı, bu aralar çok yoğun çalıştığı belirtiliyor. Bundan dolayı Merkez Bankası'nın telefonu arandığında ilk olarak bu servislerin anonsunun duyulduğunu ifade eden yetkililer, "Bu kayıtların bankalara geri bildirimleri yapılıyor. Böylece bütün bankalar, kredi müşterileri hakkındaki istihbaratla ilgili bilgi edinmiş oluyorlar. Buna hem çekler, hem senetler, hem de kredi kartları ve krediler dahil. Risk Merkezi Müdürlüğü çok eski bir müdürlüktür. Uzun süreden beri faaliyetlerine devam ediyor. Ancak bu aralar çok yoğun" diye konuştu.
Sorunlu krediler arttı
Merkez Bankası'nın verilerine göre, ekonomik krizin hane halkı ve şirketler üzerindeki etkisinin en iyi ölçüldüğü, protestolu çek ve senetlerle negatif ferdi krediler son bir yılda büyük artış gösterdi. Bireysel kredi ve kredi kartlarını ödememiş kişi sayısı 2007 yılında 217 bin 576 iken bu rakam 2008 yılında yüzde 192 artarak 635 bin 523' ulaştı. Karşılıksız çek sayısı da 2007 yılında 1 milyon 324 bin 664'den, 2008 yılında 1 milyon 537 bin 194'e çıktı. Protestolu senet sayılarında ise 2007 yılında 1 milyon 470 bin 758 olan sayı 2008 yılında Aralık ayı verileri eksik haliyle 1 milyon 417 bin 423 olarak gerçekleşti.
2006
2007
2008
Protesto edilen senet sayısı*
1.470.758
1.417.423
1.177.910
Kredi ve kart borcunu ödememiş kişi sayısı
145.751
217.576
635.523
Karşılıksız çek sayısı
1.144.740
1.324.664
1.537.194
2006
2007
2008
Protesto edilen senet sayısı*
1.470.758
1.417.423
1.177.910
Kredi ve kart borcunu ödememiş kişi sayısı
145.751
217.576
635.523
Karşılıksız çek sayısı
1.144.740
1.324.664
1.537.194
----------------------

2007’ye ait ekonomik göstergelerde birbiriyle çelişen iki farklı Türkiye manzarası göze çarpıyor. Bazı istatistiklerde, enflasyonu düşen, hızla büyüyen, istikrarı yakalayan Türkiye varken, bazılarında ise katlanarak artan borçlarını artık ödeyemez hale gelen vatandaşlar, işsiz gençler, kepenk kapatan esnaf var.

Türkiye’de istatistiğin babası sayılan Ömer Celal Sarc, yalanı derecesine göre üçe ayırır: yalan, kuyruklu yalan, istatistiki yalan… Gerçekten de rakamlarla biraz cebelleşmeyi göze aldığımızda işimize gelen sonuçları bulmamız çok da zor olmaz… Böylece ortada tek bir gerçek olduğu halde, herkes o gerçeği kendi işine geldiği gibi saptırabilir…
Hükümet yetkililerine sorarsanız, ülkemizdeki her şey güllük gülistanlık… İşsizlik azalıyor, ortalama gelir seviyemiz artıyor, gayri safi milli hasılamız artıyor, faizler düşüyor, ihracatımız artıyor… Muhalefete bakarsanız, ülke büyürken vatandaşın cebindeki delik git gide büyüyor, ihracat artıyor ama ithalat daha hızlı artıyor, milli gelir artıyor ama dış borç çığ etkisiyle artıyor, faiz düşüyor ama cari açık hiç olmadığı kadar büyüyor…
Biz de bazı rakamlara sığınarak halimiz pür mealimiz nedir görelim…



AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI, SINIRA DAYANDI


Sendikalar yılın belli dönemlerinde açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin son değerlendirmeleri kamuoyuna duyururlar. Bu hesap, dört kişilik bir ailenin bir ay boyunca tüketmesi gereken temel besin maddelerinin fiyatı baz alınarak yapılır. Memur-Sen'in yaptığı araştırmada, Kasım ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını yaklaşık 659 YTL olarak hesapladı.
Gıda, giyim, sağlık, barınma ve eğitim başta olmak üzere, ''vazgeçilmesi mümkün olmayan'' 14 zorunlu harcama kalıbı esas alınarak belirlenen 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 1785 YTL 19 YKr olarak belirlendi.
Şimdi bu rakamları dikkate aldığımızda, Türkiye gerçeğini de göz önünde bulundurarak, açlık ve yoksulluk sınırı artık sınıra dayanmış diyebilir miyiz?



DÜNYANIN EN BORÇLU DEVLETLERİNDEN BİRİYİZ


2001 yılı krizinde kamu sektörü ağır bir borçlanma yaşayarak bir yılda 17 milyar dolar borçlanmak zorunda kalmıştı. Bu sayede 2001'de 47,1 milyar dolar olan dış borç stoku 2002 yılında 64,5 milyar dolara çıktı.
AKP hükümetinin işbaşına geldiği 2002 yılında ise Türkiye'nin toplam dış borç stoku 129,7 milyar dolar seviyesindeydi. Bu borcun 64,5 milyar doları kamuya, 22 milyar doları Merkez Bankası'na, 43,2 milyar doları da özel sektöre aitti. Bu yılın haziran sonu itibariyle ise Türkiye'nin dış borç stoku beş yıl öncesine göre yüzde 75 oranında artarak 226,4 milyar dolara yükseldi Türkiye bu rakamlarla dünyanın en borçlu ülkeleri arasında yer alıyor.



ÖZELLEŞTİRMELER VE YABANCI
SERMAYE GİRİŞİ NE İŞE YARADI?


Ülkemizin demirbaşları sayılan, Türk Telekom, Tüpraş, İgsaş, Ereğli, Etibank, Et ve Balık, Tekel gibi hem istihdam sağlayan hem de bütçeye gelir getiren kurumlarımız özelleştirme adı altında haraç mezat satıldı. Elde edilen gelirle tek bir çivi çakılmadı. Üstelik, borsamızın %72’si, Bankalarımızın %40 ı, Sigorta şirketlerimizin %80 ni de yabancıların eline geçti. Temmuz-2006 dan itibaren yabancı para %15 stopaj vergisi ödemekten muaf kılındı.
Bazı çevreler, faiz haram mıdır, değil midir, diye tartışadursunlar; AKP döneminde Türkiye dünyanın en yüksek faiz veren ülkesi oldu. Prof.Dr.Şükrü Kızılot’un hesabına göre; 31 Temmuz 2006 da dolar kuru 1,566 YTL idi. Bu kurdan dolar bozduran yabancılar %22 faizli hazine bonosu aldılar. Bu bonoları 31 Temmuz 2007 de yani tam bir yıl sonra hiçbir vergi ödemeden sattılar. Dolar kuru bu kez 1,280 YTL idi. Böylece bir yıl önce Türkiye’ye yatırdıkları 1.000.000 doları, 1.504.000 dolar olarak geri aldılar. Bir yılda kazançları dolar bazında %50 olmuştur. Bu getiri, dünyada başka hiçbir ülkede yoktur. Şimdi ülkemize yabancı sermaye girmiş mi oldu, yoksa ülkemizin sermayesi dışarıya çıkmış mı oldu?



KREDİ KARTI ÇILGINLIĞI DEVAM EDİYOR


Kredi kartı, taksitli alışveriş imkanından sonra kapitalizmin en büyük icatlarından bir tanesi… Cüzdanımızda hiç para taşımadan istediğimiz gibi alışveriş yapabiliyoruz kredi kartları sayesinde. Ancak ülkemizde kredi kartı kullanımında bir takım yanlışlar gözleniyor. Bu yanlışların başında neredeyse her bankanın cazip avantajlarla sunduğu kredi kartlarından alma sevdası ve ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız, yani harcamalarımızın gelirimizden fazla olması geliyor. Kazancımızdan çok harcıyor, sonra da beni bu dertten kim kurtaracak, nerede devlet, nerede millet diye isyan ediyoruz.
Türkiye'de 22 milyon kredi kartı var.Bu furya öyle bir hal aldı ki; sokakta, köşe başlarında bir tezgâh üzerinde form doldurup kredi kartı alabiliyorsunuz. Merkez Bankası'nın verilerine göre borcunu ödeyemeyenlerin sayısı geçen yılın ilk üç ayına göre yüzde 43 oranında yükseldi. Rakamlara göre kart kullanımı ve kart sahibi olmada İngiltere ve Almanya'nın ardından Avrupa üçüncüsüyüz.



PROSTE EDİLEN SENETLER,
KARŞILIKSIZ ÇEKLER REKOR DÜZEYE ULAŞTI


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre, ülkemizde 2002’de karşılıksız çıkan çek sayısı 742.68 adet. 2003’te bir önceki yıla göre yüzde 11.9 artış ile karşılıksız çıkan çek sayısı 831.302 adete ulaşmış. 2004 yılında da bir önceki yıla göre yüzde 7.5 artış ile 893.939 adet rakamına dayanmış. 2005 yılındaki karşılıksız çek sayısı bir hane daha artarak 1.006.557 adete ulaşmış. 2006 yılındaki sayı ise önceki yıla göre yüzde 13,7 artış ile 1.144.740 adetlik rekor seviyeye ulaşmıştır.
AKP döneminde karşılıksız çıkan çek sayısı yüzde 75 oranında artış göstermiş. AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana karşılıksız çıkan 4.411.648 adet çekin, 2.470.424 adeti sonradan bankalar tarafından ödenmiş geri kalan 1.941.224 karşılıksız çıkan çek ödenmemiş durumda.
Gelelim protesto edilen senetlere, yine Merkez Bankası’nın verilerine göre eylül ayında toplam tutarı da 285 milyon YTL olan 88 bin 467 senet protesto edildi. Bu rakam önceki yıllara göre bir rekoru işaret ediyor.
Ocak-eylül döneminde toplam tutarı 1 milyar 905 milyon YTL olan 634 bin 861 senet protesto edildi. Protesto edilen senet sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54.2 arttı. Tutar olarak da yüzde 79.7 artış gerçekleşti.



ESNAF KEPENK KAPATIYOR


Ekonomideki bu olumsuz tablo zincirleme olarak toplumun bütün kesimlerini etkiliyor… Bu koşullar altında gün geçtikçe darboğaza giren esnaf, zararın neresinden dönersen kârdır diyerek çareyi kepenk kapatmakta buluyor. AKP döneminde, Kasım 2002-31 Ocak 2007 tarihleri arasında 798 bin 13 esnafın işyerini kapattığını Ticaret ve Sanayi Bakanı’nın kendisi açıklamıştı.
Küçük esnafın yaşama şansının kalmadığı bu dönemde, büyük sermaye yavaş yavaş bütün köşe başlarını tutuyor. Bu değişimi, İzmit’te daha yakından izlemek mümkün. Çok değil, beş sene içerisinde bir çok İzmitli esnaf dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Eskiden beri işlerini sürdürenler ise, riske girmek yerine büyük mağazalara dükkânlarını kira vermeyi tercih ediyorlar.
Kentin dört bir yanını kuşatan hiper marketler, büyük mağazalar İzmitli esnafa yaşama şansı tanımıyor. Buna İstanbul’un yanı başımızda olmasını, Ulus Pazarı’nı, artan maliyeti, kızışan rekabeti de ekleyin… Üstelik İzmit esnafının yüzünü güldüren; İgsaş, Seka ve diğer kamu kurumlarının çalışanları da yok artık…

Tuncay Bilecen

Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional