17 Eylül 2008 Çarşamba

borsada ve siyasette teknik analiz..

halil recber /teknikanalizim.com
31.500 çok önemli
AIG’nin kurtarılmasıyla güne güçlü alışlarla başlayan borsalar, gün içinde İngiltere’deki bir mortgage şirketi ile ilgili ‘zor durumda’ haberleri ve Rusya’dan gelen benzer negatif haberlerle satışa döndü.
Bu nedenle Rusya borsasında işlemler dahi durduruldu. İMKB de, ilk saatlerde 35.000 denemesi yapmasına rağmen günün ikinci yarısında sert satışlarla bir günde neredeyse yüzde 8.5’lik bir dalga yaşadı
.
*Geldiği nokta itibariyle endeks son 5 yıllık yükselen trendini şimdilik ihlal etti. 31.500’ün altındaki seviye 2006 yılı dip noktasıdır. Burada iki günlük daha kapanış olursa bu çok kötümser bir dönemin başladığına işaret olur.
Destek: 32.000 -31.700 - 31.500. Direnç: 33.000 - 33.800 -34.500
************
yigit bulut/vatan
İşgalciyi, din tacirini ‘kanuni’ hale getir, sonra bize kız!
Deniz Feneri için “kanuni” düzenleme yap, insanların “dini” duygularıyla onların varlıklarını elinden alıp, cebe atanlara “Gerekirse vergi bile vermeyin” cinsinden numaralar çek, sana oy versin diye “devletin arazisini” işgal edene “seçim öncesi” kanun çıkar, 2B diye “ormanları talan edenlere” izin ver sonra da “Neden bunları yazdınız?” diye “gazetecilere” kız! Yok, yazmayalım, özür dileriz! Hepimizin “ortak değerlerinin” siyasi rant uğruna yok edilmesini seyredelim! Sonra da “yeni toplum” içinde kaynar gideriz! Sevgili dostlar, bugün size “işgalcilerden” bahsedeceğim... Her türlü işgalciden... Dini “duygularımızı” işgal edip, bunları “oya, paraya” tahvil edenlerden, arazilerimizi işgal edip “sistemde” yeni yeni “türeyenlerden”, aklımızı, fikir duygularımızı işgal edenlerden... İlk etapta bir hikaye ile başlayalım“Köyden büyük şehre göç eden iki arkadaş düşünün. Biri, memur olup vergilerden ödenen aylık geliriyle sisteme saygılı bir hayat sürerken diğeri orman arazisinde bir yer işgal ediyor. İlk bakışta manzara şöyle: Devlet memuru, lüks olmasa bile apartman dairesinde yaşıyor, çocukları okula gidiyor. Diğeri, yıkık dökük bir yerde yaşıyor ve memur olana göre durumu ilk sahne için gayet kötü. Birkaç yıl geçiyor, memur olan maaşına yapılan zamlarla sıkıntılı fakat dengeli hayatını devam ettirirken, diğerinin işgal ettiği arsa kendisine ait oluyor. Oluşturulan şehir planı, bölgede plazalar yapılmasına imkan tanıyor. Bu şahıs, ormandan işgal ettiği arsayı inşaat şirketine vererek, bir plazanın yarısına sahip oluyor. Devlet memuru, geçen seneler içinde en fazla 300 dolar maaş almaya hak kazanırken, işgalci plaza bittiğinde, ayda 30 bin dolar kira alır hale geliyor. İşgalci, çocuğunu okutmaya karar veriyor, liseyi dışarıdan bitirttikten sonra, özel üniversiteye veya yurtdışına gönderiyor. Bu arada memur olanın çocuğu, üniversite sınavını kazanamadığı için bir tamirhanede çalışmaya başlıyor. İşgalcinin çocuğu, yurtdışından dönüp plaza yönetiminin başına geçiyor ve eski dostu olan devlete saygılı arkadaşın çocuğunu koruma görevlisi olarak işe alıyor...” Sevgili dostlar, işte “önemsiz gibi görünen bir işgal ile başlayan” ve ikinci hatta sonraki bütün nesillere “sosyal çarpıklık, adaletsizlik” olarak yansıyacak küçük bir örnek olay. Bu sadece bir “arazi işgali.” Siz buna “dini duygularımızı, maneviyatımızı, seçme ve seçilme hakkımızı” işgal edenleri ve “yarattıkları” çarpık “ekonomik” çarkı da ekleyin. Sonuç çok ama çok korkunç! Birkaç nesil sonra “çoğunluk ve güç” işgalcilerin eline geçiyor! Son çağrı: Yukarıdaki küçük olay içinde “örneklemeye” çalıştığım sadece bir “köşe taşı”...“2B” yasasını çıkarıp, işgalcileri daha da zengin ve sistemi daha da çarpık hale getirerek, buradan kendine “oy üretmeyi” düşünen siyasi otoriteye buradan sesleniyorum abuk subuk dernekler ve vakıflar hakkında yaptığınız düzenlemelerden hemen vazgeçin ve “2B” dediğiniz “işgali meşrulaştıran” düşüncenizi, ekonomik-sosyolojik sonuçlarını çok iyi düşünmeden kesinlikle hayata geçirmeyin! Ha biz “Zaten bu sonuca varmak istiyoruz” diyorsanız o zaman başka!
---------------
Yiğit Bulut/Deniz Feneri veya bir
Değerli dostlar, yazı konumu Rusya-Avrupa ilişkisine ayırmama rağmen, özellikle gurbetçi kardeşlerimiz internetten gazetemizi okudukları için, ana konuya girmeden bir çağrı yapmak istiyorum. Ne "hayır" adı altında ne de paranızı değerlendirecekler bahanesiyle gurbette yıllarca çalışıp biriktirdiklerinizi kimseye vermeyin. "Hayır" yapmak istiyorsanız Devletin Mehmetçik Vakfı, Kızılay, Türk Hava Kurumu gibi kurumları, paranızı değerlendirmek istiyorsanız da bankaları, organize piyasaları var. İşte Deniz Feneri rezaleti. Tekrar ediyorum, din duygularınızı sömürerek sizlerin varlıklarını ceplerine indirmeye çalışanlara "asla alet" olmayın.

Rusya hızlı geliyor
Gelelim ana yazımıza ve başlığı tekrar atalım: Değişen Rusya Amerika'yı değil, Avrupa'yı vuracak. Değerli dostlar, bu köşede çok sık okuduğunuz Rusya'da neler oluyor? Dünya düzeni, tez-antitez döngüsü nasıl değişiyor? Hatta yazmakla yetinmedim, gittim Putin'in sağ kolu ile bir TV röportajı da yaparak sizlere aktardım. Görüşüm çok net ve açıktı, Rusya çok hızlı geliyor, denge değişiyor. Biz bu denge değişimine hazır mıyız? Neler yapabiliriz? O günlerde "özellikle büyük stratejistler" beni "hayalcilikle" suçlayıp karşılaştığımızda yüzüme aynen şöyle dediler "Rusya'yı çok ciddiye alıyorsun, biraz petrol parası gördü böyle oldu, toptan bir ayağa kalkış mümkün değil." Ne oldu! Sevgili dostlar, olan çok açık, basit ve net yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor.

Süper güçler kapışması
2001'deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani diyalektik içinde senteze doğru kayıyoruz ve "Amerika-Ortadoğu kaynaklı İslami terör" kurulumu yerini Amerika karşısında Rusya merkezli Rusya-Hindistan-Çin-İran döngüsüne bırakıyor.
Bu yapıya doğru kayarken son basamak ABD'nin İran saldırısı. Daha açık ifadesiyle 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta "tek başına süper güç Amerika" tezine bıraktıktan ve sonra Amerika-Ortadoğu diyalektiğine döndükten sonra başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler kapışması çıkıyor. En ilginç noktada bu kapışmada Avrupa Birliği diye bir aktör yok ve asla olmayacak.

Avrupa Birliği çöküyor
Bu noktada bu köşede Rusya ile ilgili yazdığım yazının bir bölümünü aktararak bitirmek istiyorum. "Rusya'da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırını aştığı dönemde değişen Rus makro ekonomik göstergelerini izliyor musunuz? İran'a saldırı potansiyeli ile 200 dolar sınırına dayanacak bir petrol fiyatı ile Rusya'da neler olabileceğini tahmin ediyor musunuz? Putin'in attığı imza ile "Rusya'yı küresel kan emicilere" kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının "Rusya, İsviçre olacak" tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu görebiliyor musunuz? Yazdıklarımın hepsine sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir eksen kaymasının hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama "kafasını kuma gömen" ülkemde, Avrupa Birliği yalanından başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor."
Sonuç: Gürcistan Devlet Başkanı'na "akıl verip", sonrasında Putin telefonarına çıkmadı diye apar topar Rusya'ya koşanlar şunu çok iyi anlamalılar. Düzen çok derinden ve sert değişiyor, şakası olmaz ve günlük siyasi "akılla kavranamaz"! Değişimi doğru görür ve doğru oynarsak, yaşananlar ve yaşanacaklar Türkiye için "büyük fırsat"!
Son söz: Bazıları "Amerika batıyor" diyor, batmıyor yüksek petrol fiyatı ile ortaya çıkan balon sonrası servet el değiştiriyor, ortam konsolide ediliyor! Daha açıkçası; "akılsızların paraları, akıllıların" eline geçiyor!
Değerli dostlar, yazı konumu Rusya-Avrupa ilişkisine ayırmama rağmen, özellikle gurbetçi kardeşlerimiz internetten gazetemizi okudukları için, ana kon...
---------

Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional