27 Temmuz 2008 Pazar

28.07.2008 | Yiğit Bulut | Yorum

Berlusconi uyanmış ve sormuş, dünyayı kim düdüklüyor


Ertuğrul Özkök'e Başbakan Erdoğan'ın verdiği mülakattan bir bölüm, Erdoğan anlatıyor: "Türkiye'nin çok ciddi bir petrol harcaması var. Biz göreve geldiğimizde varilin fiyatı 22 dolardı. Şimdi 150 dolara kadar çıktı. Bu sadece bizim değil, bütün dünyanın sorunu. Son görüşmemizde Berlusconi bana açıkça şunu söyledi. Biz petrol tüketicisi ülkeler artık bir şey yapmalıyız. Böyle her gün istedikleri gibi petrol fiyatına zam yapmaları alenen bir sömürüdür. Yeni bir sömürü düzeni kuruldu. Dünyayı sömürüyorlar. Biz tüketici ülkeler buna karşı birleşip hareket etmeliyiz, dedi. Bütün gençliğim, Berlusconi'nin sözünü ettiği ülkelere "emperyalist", "sömürücü" diyerek geçmişti. Şimdi bu ülkelerin liderlerinin kendilerini "sömürülen" olarak hissetmesi çok ilginç."
Obama Soros'un projesi
Berlusconi'ye "günaydın" demek lazım! Yeni mi uyanmış! Uyandığı falan yok, yeni diyalektik gereği böyle bir yapılanma gerekiyor. Bu sözlerden yola çıkarak "dünya kimler tarafından nasıl soyuluyor" sorusuna cevap aramak istiyorum. Bu arada not düşeyim: Bu gazete çıktığından bugüne, bu köşede 11 Eylül saldırısı sonrası oluşan düzeni aktarmaya çalışıyorum, Berlusconi daha yeni ayılmış. Peki soralım, bizi kimler, nasıl soyuyorlar! Değerli dostlar, ilk etapta dünyaya bakalım:
* Putin Rusya'yı yeniden nükleer tehdit olarak konumladı. Ayağa dikilen bir Rusya var.
* ABD, Irak'tan çekilme sinyali verdi. Obama ayrı bir tez konusu. Soros'un "mega" projesi.
* İran sorunu BM gündemine geldi.
* Bush, son yaptığı konuşmada ABD halkından ve Senato'dan, halkının özgürlüğünü korumak adına, İran'a karşı manevi destek ve en önemlisi ek bütçe istedi.
* Karikatür krizi büyüdü, ilk etapta geri adım atan Avrupa, sonrasında biz bunu ifade özgürlüğü adına yapabiliriz noktasına geldi. Dinlerin arası açılıyor.
* ABD, İran ve Suriye'nin tehdit olduğunu açıklayıp dünyayla işbirliği yapma konusunda uyardı.
* Türk askerlerinin başına çuval geçirildi, ABD, Ortadoğu'da Türkiye'ye meydan okudu.
* ABD, dünya barışını koruma adına Irak'ı işgal etti, nükleer tesislerini saklayan Saddam'ın ülkesi, ABD ordusu tarafından ele geçirildi.
Sıcak paraya rekor getiri
Türkiye'ye dönelim:
* Kurtlar Vadisi bir ilk, yapılan yorumlara göre, Türk milliyetçilerinin yapısı değişti, Amerikan destekli özel harekâtçılar artık Amerikan askerine karşı savaşır hale geldi.
* Türkiye, İran için de ABD'ye destek olmama yoluna girdi.
* Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizinden çıktı. Dolar 5 yıldır ortalamada sabit kalırken, borsa tarihi rekorlara imza attı. 2001 sonrası Türkiye'ye giren her 1 dolar 5 ile 55 dolar arasında kâr sağladı.
* Sıcak para tarihi rekor getirilere imza atarken, bazı akademisyen ekonomistler karamsar yorumlar yaptı: Derviş'in "aman dolar satmayın" açıklamasından sonra 3 yıl boyunca kendisini evinde ağırlayanlar TV programlarında "dolar 1 milyon 700 bin TL'de mi durur yoksa 2 milyon TL"de mi durur'u tartıştılar.
* Ekonominin başındaki isim Kemal Derviş "dolar satanın eli yanar" dedi. Doların ilk defa 1 milyon 300 bin TL seviyesini aşağı zorladığı dönemde, Türk halkını dolar satmaması konusunda uyardı.
* Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizine girdi. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında Anayasa fırlattı krizi çıktı. Ekonomik ve finansal dinamikler çöktü.
Petrol şirketlerine yaradı
Değerli dostlar, yukarıdaki olaylar yaşadıklarımızın onda birinin, detay vermeden sadece hatırladığımız kısmı. Bunları, ana hatları ile sizler de hatırlayın diye aktardım. Bu noktada başa dönmek ve sistemin özünü anlamak açısından, biz bunları bu şekilde yaşar ve algılarken acaba bu olayların yarattığı dinamiklerin sonuçları ne oldu, sorusunu sormak istiyorum. Gelin, dünya genelinden başlayarak birlikte cevap arayalım. Son 20 yılda zaman zaman savaşa dönen ama son 5 yıl içinde 11 Eylül saldırısı ve Irak işgali ile dünya düzenine hâkim olan gerilim dinamiğinden en çok kim kazandı?
Tek bir kazanan var: Diyalektik yapı içinde yıllarca kızıl tehdit ile varımızı yoğumuzu silaha yatırtan, tez-antitezin çökmesi ile Orta Doğu kökenli tehdit unsuru yaratarak yeni bir diyalektik yapı kuran ve bugün de artık tartışmasız olarak ABD yönetimine hakim olduğu görülen askeri-endüstriyel kompleks. Bu noktada konuyu detaylandırmak isteyenler, petrol şirketlerinin son 5 yıldaki piyasa değeri artışına, kârlarının nasıl katlandığına ve son 5 yılda silah şirketlerine aktarılan trilyon dolarlık bütçeye bakabilirler.
Orta Doğu'da patırtı sürmeli
Peki bu lobi nasıl kazanmaya devam edebilir? Tek bir yol var: Orta Doğu'da patırtı bitmeyecek, petrol 60 doların üstünde kalacak hatta İran ile birlikte zirveyi de kıracak ve bütün dünya özgür olma yolunda savaşıldığını düşünürken yeni diyalektik sistem ayakta tutularak, kaynaklar onlara akacak. Aynen kızıl tehdit adı altında yıllarca paramızı hurdalara yatırmamız gibi.
Bu yapı ne zamandır var? ABD Başkanı Eisenhower'in Ocak 1961'de yaptığı Ulusa Veda konuşmasından birkaç cümle: "(...) muazzam boyutlardaki askeri kurumlaşma, silah endüstrisi ile işbirliği içindedir. Bu Amerika için yeni bir durum. Yarattığı sonuç iktisadi, siyasi hatta manevi olarak her kentte, her eyalette, her hükümet dairesinde hissedilmektedir. Askeri yapı ile endüstrisi arasındaki sıkı ilişkilerin kasıtlı ve kasıtsız olarak yetki dışı kullanımına karşı tetikte olmalıyız. Bu yeni oluşumun ağırlığının haklarımızı veya demokrasimizi tehlikeye atmasına izin veremeyiz."
Sonuç: İçinde yaşadığımız nasıl bir sistem, neyi, nasıl algılıyoruz ve bizim devre dışı kaldığımız ana bölümde kimler, neler kazanıyor?
Son söz: Aynı mantığı, Türkiye-ABD düşmanlığı kimin işine yarar, Türkiye'de kurulan, makro ekonomiyi devre dışı bırakarak sıcak paraya yüksek getiriler sağlayan yapı kimin eseri, Türk halkına dolar sattırmazken yabancılar neden 5 yılda 70 milyardan fazla satış yaptı gibi dinamikler için sorgulayabilirsiniz.
Not: Amerika'nın "has adamı" Berlusconi neden uyanmış ve bizimkileri de uyandırma çabası numarası içinde iyi düşünelim! Akdeniz Birliği kavramını da unutmadan! Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.


Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional