"Her uygar ve çağdaş devlette olduğu gibi, Türk Cumhuriyeti Adliyesinde de, Cumhuriyet Savcılarını yüksek ve son derece önemli bir görev ve makamın temsilcileri olmak üzere tanırım. Devrim Savcılarının, kendilerine verilen bu büyük görevin önemine uygun olarak gayretli ve çalışkan olmaları konusunu, adliyemizin başarı ve üstünlüğünün en önemli etkenlerinden sayarım. Laik Türk Devrimi, çağımızın uluslara yaşama ve yükselme yeteneğini veren en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesi ve Türk Ulusunun büyük fedakárlıklarıyla sürdürülen ve kazanılan büyük mücadelesinin eseridir. Devrimlerin gerçekleşmesi, kararları ve kanunlarıyla, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü; bütünü itibariyle de Türk Ulusunun bütün haklarıdır. Devrimlerin her biri, ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Savcılarımızın, devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını, asıl görevlerinden sayarım..."
Türkiye Cumhuriyeti'nde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür. Cumhuriyet Adliyesi'nin yükselmesini bir onur meselesi saydıklarından hiç kuşku duymadığım çalışma arkadaşlarıma bu onurlu görev alanında mutlak ve muhakkak olan başarılarını coşkuyla dilerim efendim." Washington-Brüksel hattından beslenen ve denetlenen siyasal İslamcılar demokrasi oyunuyla ele geçirdikleri yasama ve yürütmenin yanı sıra yargıyı da etkileyerek Cumhuriyeti tasfiye etmek ve 'dinci' bir anlayışı yerleştirmek üzere sivil darbe provaları yapmaktadırlar. "Siyasallaşmış bir yargının kimi, nerede, nasıl vuracağı belli olmayacağına ve hukukun üstünlüğüne" inanan, yürekli yargıçlarımız ve savcılarımız hukukun ve adaletin yönlendirilmesine ve kamu vicdanının yara almasına müsaade etmeyeceklerdir. Akiller değil ama hainler ve gafiller hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Burası hukuksuzluğun, çetelerin ve aşiretlerin egemen olduğu 'muz veya şeriat' cumhuriyeti değil, çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'dir. En hassas ve kıskanç nöbetçileri ise M. Kemal'in bağımsız savcılarıdır.Uğur SETEN