16 Haziran 2008 Pazartesi

Faizi 'ödemem' diyeni yok ettiler

16.06.2008 | Yiğit Bulut |

Bugün Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en yüksek faizini ödüyor. Hep ödedi ama bugünkü kadar net ve rantı zirve yapan bir zinciri yabancılar asla kuramamışlardı. Peki tarihte ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce kurulan faiz tabanlı oyunda, Osmanlı'nın boynuna takılan finansal prngaya isyan eden sadrazama ne oldu? Değerli dostlar,bugün, izninizle tarihten bahsetmek istiyorum. Bu toprakların Türkiye Cumhuriyeti olmadan önceki halinden, başımıza gelenlerden, dedelerimizin yaşadıklarından. Bunu yapmamın da bir amacı var. Gündeme magazin maymunlarının hakim olduğu bir ülkede, en azından kardeşlerimize bir umut var mesajı verebilmek. Neler olmuş bu topraklarda? Merak ediyorsanız, ekonomik bir bakış açısından yaşadıklarımızdan küçük örnekler:
Dış borçlanma baskısı
Ekim 1875: Sadrazam Mahmud Nedim Paşa, Osmanlı'nın kurtuluş yolunda en önemli adımı olan "faizde tenzilat" kararını açıkladı. Yabancıların tuzağına düşmüş Osmanlı Devleti faiz borçlarının beş yıl süreyle ancak yarısını ödeyeceğini ve ödeyemediği kısım için yüzde 5 faizli tahviller vereceğini açıkladı. Bu açıklama yapıldığı yıl bütçe toplamı 25 milyon, iç ve dış faiz ödemesi 30 milyon liraydı.
Mart 1876: Osmanlı Devleti, borç ödemelerinin tamamını durdurduğunu açıkladı. Ödemekle bitmeyen faiz-borç sarmalında alınmış en doğru karardı. Yok edilme süreci Osmanlı sanayi yapısını tamamen çökerten 1838 Baltalimanı Anlaşması ile başlamıştı. 1838 yılında Reşid Paşa, ilk olarak Lord Stratford ve sonrasında Avrupa'nın diğer devletleriyle serbest ticaret anlaşmasını imzalamış, Osmanlı, devletçi ekonomiyi rafa kaldırarak gümrük vergilerini İngiltere ile birlikte saptamayı kabul etmişti. Bu adım ile Osmanlı, ucuz mallar cenneti haline gelirken, üretmediğini tüketen bir toplum haline de gelmiş ve en verimli alanlar yabancı sermayenin eline geçmişti. 1814 yılında bir sterlin 23 kuruş iken, 1839'da 104 kuruş oldu. Avrupa devletleri, Osmanlı'ya "Hemen dış borçlanmaya gitmelisiniz" diyerek baskı yapmaya başladı. Bu arada dünya petrol servetlerinin hazırlığını yapmış ve Osmanlı süratle borçlandırılırken, topraklarındaki petrol yatakları ise yabancılar tarafından paylaşılmaya başlanmıştı.
Kışkırtmalar ve isyanlar
Mayıs 1876: Borç ödememe kararı ilk sonuçlarını vermeye başladı. Başkaldıran boyunduruk altındaki Osmanlı'ya ilk isyan kışkırtmalar sonucu Balkanlar'da başladı. Bulgarlar ve Sırplar isyan etti. Aynı günlerde İstanbul'da medrese öğrencileri ayaklandı ve borç ödememe kararını alan Sadrazam Nedim Paşa azledildi. Ayaklanma Harbiye öğrencileri arasında da yayıldı, Dolmabahçe Sarayı sarılarak Sultan Abdülaziz tahttan indirildi. Sonuç: 1878-1881 Osmanlı hazinesi Düyun-u Umumiye'ye teslim oldu.
1978-1980: Türkiye'de halen de süren hâkim politikaların temeli, 1978'in temmuz ayında, Dünya Bankası'nca hazırlanan raporla atıldı. Raporun imzalayıcıları Kemal Derviş ve Sherman Robinson idi. Hükümetler bu rapora uymayı kabullenmezken, 1980 darbesiyle uygulamaya konulan bu raporla, Türkiye'nin 1978'e kadar başarıyla süren kalkınmacı, bireysel ve küçük ölçekli sermaye birikimlerine dayalı yapısı, büyük ölçekli çokuluslu sermaye ilişkilerinin kontrolünde serbestleşmeyi savunan bir dinamiğe dönüştü.
Borç gömleği giydirildi
Ekonomide uygulanan bu yanlış programın izlenmesiyle verilen yüksek faiz, sıcak para girişi gibi ödünler Türkiye'nin varlıklarının yurt dışına kaçmasına sebep oldu. 1977 yılında düşünülen kalkınma hamlesi böylece engellenmiş ve "Cumhuriyet ile yırtılan borç gömleği" yeniden Türkiye'ye giydirilmiş oldu.
1980-2007: 1980'de yok denecek kadar az olan borç stokumuz, her yıl bütçemizin yüzde 40-50'sini vermemize rağmen 300 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye, 70 milyonu ile çalışıp 3-5 bin gerçek-tüzel (iç-dış) kişiye gelirinin yüzde 50'sini aktarır hale geldi. 2001 yılında borsa ve kurdaki hareket sonrası, Türkiye Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından atanan "1978 raporu yazarına" teslim edildi ve dünya üzerinde görülmemiş bir dolar faizini tefecilere aktarmaya başlarken, IMF'ye en borçlu üç ülkeden biri oldu.
Sonuç: Geçmişin süzgeci geleceğin tanelerini verir, iyi okuyun size de verecek. Bu arada "biz ekonomik mucize yarattık" diyenlere de seslenmek istiyorum. Koltuk "ne yapalım" deyip, teslim olmakla dolmaz. Ülkeyi yönetmek, ülkeye sahip çıkmak "her şeyi göze alıp, karşı durabilmekle" olur!

Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsü

İşte Ata'nın ABD'ye hitabıÇankaya Köşkü, şimdi de Atatürk’ün ABD’lilere hitap ettiği bir görüntüsünü yayınladı. Şimdiye kadar ender yayınlanan 2 dakika 19 saniyelik görsel doküman, Atatürk’ün, ABD’in ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew’i kabulünü içeriyor. Atatürk, ABD Büyükelçisi’nin de yanında hazır bulunduğu görüntüde, ABD halkına hitap ediyor. Atatürk, 1925 yılında çekilen bu görüntüsünde, ABD’lilere "Muhterem Amerikalılar" diye hitap ediyor ve "Amerika milletinin Türk milletiyle beraber olduğundan şüphem yoktur" diyor.

PENGUEN KAPAK



BURADA YER ALAN YATIRIM BİLGİ, YORUM VE TAVSİYELERİ YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ; ARACI KURUMLAR, PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETLERİ, MEVDUAT KABUL ETMEYEN BANKALAR İLE MÜŞTERİ ARASINDA İMZALANACAK YATIRIM DANIŞMANLIĞI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE SUNULMAKTADIR. BURADA YER ALAN YORUM VE TAVSİYELER, YORUM VE TAVSİYEDE BULUNANLARIN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNE DAYANMAKTADIR. BU GÖRÜŞLER MALİ DURUMUNUZ İLE RİSK VE GETİRİ TERCİHLERİNİZE UYGUN OLMAYABİLİR. BU NEDENLE, SADECE BURADA YER ALAN BİLGİLERE DAYANILARAK YATIRIM KARARI VERİLMESİ BEKLENTİLERİNİZE UYGUN SONUÇLAR DOĞURMAYABİLİR. *************
Free META Tag Analyzer Free Hit Counters
Sitemap Generator Link Değişimi *Valid HTML 4.01 Transitional