“Her devrim gibi Atatürk devrimleri de toplumda bir travma yaratmıştır. Çünkü bir gecede yazı değiştirilmiştir. O gün okuma-yazma oranı sıfıra düşmüştür...”
Devrimler onu benimseyen halkta travma yaratmaz. Gericilerde yaratır. H. C. Armstrong’un “Bozkurt” adlı kitabından bir bölüm sunalım:
“Milletin yüzde onu bile okuma bilmiyordu. Karmaşık Arap yazısı öylesine zordu ki, okuma yazma din adamlarıyla birkaç entelektüelin tekelinde kalmıştı; bu, Türklerin adeta bir duvarla Batı’dan ayrılmasına, karmaşık Arap düşüncesi ve Farsçasının yapaylığıyla ellerinin kollarının bağlanmasına yol açmıştı; dil öylesine girift hale gelmişti ki, Türkçeyi öğrenmenin gerektirdiği büyük çabayı pek az yabancı göze alabiliyordu; pek az Türk herhangi bir Batı dilini öğrenebiliyordu. Mustafa Kemal’in büyük bir hayali vardı, (Bütün halkın okuma-yazma öğrenmesini istiyordu.)”
Atatürk’ün hatası(!) belki de buydu... Halkı aydınlatıp gericilerin elinden kurtulmasına çalışmak..
************
Aristo
Borsa Al - Sat Tabloları
Bu sebeple bu noktalardan portföylerin büyük bölümünde gerilemelerde kademeli olarak 42.000 seviyesinden beri alış önermekteyiz. Kısa vadede oluşacak tepkiler için, alış seviyelerinin yüzde 70 -75 oranında hisse bulundurulması maksimum fayda sağlamak adına uygun olacaktır.
Destekler: 37.000-36.800-36.700 Dirençler: 37.500-37.800-38.200
Borsalarda '6. Dalga' paniği 25.06.2008 | Kerem Alkin | Yorum
Geçen hafta küresel finans piyasalarındaki gelişmeleri, özellikle ABD finans piyasalarındaki sıkıntıları dikkate aldığımızda, yatırımcılarda gözlenen panik havası, piyasaların sakin bir yaz ayı geçiremeyeceğine işaret ediyor. 2006'nın mayıs-haziran döneminde gerçekleşen ilk küresel dalgadan bu yana, 16 Ocak'ta patlak veren dalgaya kadar beş önemli dalgayı geride bıraktık. Görünen o ki, küresel piyasa aktörleri artan bir tempoyla yeni bir dalga olasılığına kitlenmiş durumdalar. Söz konusu "6. Dalga" eğer Dow Jones Endeksi'nin 11 bin 800 puanı sert bir şekilde kırmasına neden olursa, endeksin 11 bin puanın altına kadar gevşeme gösterebileceğinden endişe duyuluyor. Hatırlamak gerekirse, IMF Başkanı Strauss-Kahn aylar öncesinde, ABD konut kredisi sektörü kaynaklı krizin uluslararası finans kurumlarına 1 trilyon dolarlık bir zarara yol açabileceği değerlendirmesinde bulunmuştu. Geçtiğimiz hafta, söz konusu zarar ve kayıpların 1.3 trilyon dolara ulaşabileceğine dair yeni değerlendirmeler, piyasalarda yeni bir panik havası doğmasına yetti.RBS'den ciddi uyarıGeçtiğimiz hafta cuma ve bu hafta pazartesi günü İngiliz gazetelerinin gündeme getirdiği haberler ve yorumlar, küresel piyasa aktörleri açısından iç açıcı bulunmadı. Cuma günü, Royal Bank of Scotland'ın (RBS) özel müşterilerine gönderdiği bir rapordan alıntıları sayfalarına taşıyan Daily Telegraph, RBS'nin enflasyonun merkez bankalarını paralize edeceği ve piyasalarda son derece kötü bir dönem yaşanacağı yönündeki tahminini öne çıkardı. Bankanın iddiası, küresel hisse senedi ve kredi piyasalarında üç ay içinde büyük bir çöküş yaşanma ihtimalinin yüksek olduğu ve böyle bir gelişmeye karşı hazırlıklı olunması gerektiğini yönünde. S&P 500 Endeksi'nin eylül ayına kadar 300 puandan fazla düşerek, 1.050 puan seviyelerine ineceğini öngören RBS, böyle bir düşüşün yüzyılın en derin "ayı piyasaları"ndan birine dönüşeceği kaygısını dile getiriyor. Mevcut durumda önemli olanın para kaybetmemek olduğunu belirten banka, en iyi seçeneğin nakitte kalmak olduğunu işaret etmekte.Zayıflık Avrupa'ya yayılıyorABD Merkez Bankası'nın (FED), büyüme ile enflasyonla mücadele arasında sıkışarak, şu an panik yaşadığını savunan RBS, ABD ekonomisindeki zayıflığın Avrupa'ya da yayılmakta olduğuna dikkat çekiyor. Euro Bölgesi'nde de morallerin yüksek olduğunu söylemek zor. Yıllık enflasyonunun yükselişini sürdürmesi bir yana, İrlanda'daki halk referandumunda, yeni Avrupa Anayasası paketinin yerini almak üzere hazırlanmış ve Lizbon'da mutabakata varılmış olan Reform Anlaşması'na "hayır" denmiş olması ortalığı karıştırmış durumda. Avrupa Birliği'nin (AB) siyasi geleceği açısından kritik öneme sahip anlaşmanın İrlanda'da yeniden oylanması ve bu defa "evet" çıkması için baskıların arttığı gözleniyor. Ancak, İrlanda'nın "evet" demesi için, verilecek ödünler ve parasal destekler, diğer ülkeleri de "rüşvet" istemeye yönlendirebileceğinden, AB cephesi kitlenmiş durumda. Bir hafta sonra, Fransa'nın dönem başkanı olacağı AB'de, Sarkozy'i zor günler bekliyor. Çünkü, hem basının manşetten düşürmediği enflasyon sorunuyla, hem de siyasi kördüğümle uğraşacak.Paritede 1.60 endişesiABD Tüketici Güven Endeksi verilerinden, imalat sanayi verisine, dayanıklı mal satış verisinden, konut sektörü verilerine kritik öneme sahip makro ekonomik göstergelerin açıklanacağı bir haftada ABD Merkez Bankası da kritik önemde bir karar alacak. Başta ABD olmak üzere, uluslararası finans piyasalarındaki anketler yüzde 80'lerin üzerinde FED'in faiz arttırma ihtimalinin 5 Ağustos'taki toplantıya kaldığını gösteriyor. Ancak, FED'in politika faizini arttırma kararı geciktikçe, doların değer kaybına yönelik sorun, emtia fiyatlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Nitekim, ABD ekonomisine yönelik endişeler ve FED'in büyüme ile enflasyon arasına sıkıştığı görüşü sürdükçe, euro-dolar paritesinin 1.54-1.60 dolar aralığında dalgalanacağı görüşü ağırlık kazanıyor. Ancak, ABD finans kurumlarına yönelik sorunların derinleşmesi, kimi finans kurumlarının üst düzey yöneticilerine yönelik göz altıların hızlanması halinde, paritenin 1.60 doları kırmasından endişe ediliyor ki, eğer parite söz konusu çıtayı kırarsa, petrolün fiyatının da 141 doları kırarak, 150 dolara kadar tırmanabileceğinden endişe ediliyor.Borsalarda moraller bozukBu nedenle, FED'in bu akşam saat 21:15'de açıklanacak olan faiz kararı kadar, toplantı sonrasında vereceği mesaj da önemli olacak. FED, piyasa beklentilerini kırarak, eğer politika faizini 25 baz puan artırır ise, bunun da önemli etkileri olacaktır. Ancak, hisse senedi piyasalarında moralsizlik öyle bir boyutta ki, petrol fiyatları yükselse de, düşse de borsalar düşüyor; metal cevheri fiyatlarının artması veya finans kurumlarına yönelik soruşturmalar da düşüşü tetikliyor. İşin ilginç tarafı, Çin'in para birimi yuan değer kazandıkça ve uluslararası navlun fiyatları yükseldikçe, ABD'nin ithal ettiği ürünler dolar cinsinden pahalanıyor. Böylece, ABD'li firmaların yurtiçi satışları artıyor. Buna, ABD demir-çelik endüstrisi de dahil. O nedenle, ABD ekonomisi 2. çeyrekte de olumlu bir büyüme sürprizi yapacak gibi gözüküyor. Ağustos başına kadar gelişmeleri birlikte izleyelim.